Felsefe öğretmenimiz Nurettin AY tarafından derlenen kadın filozoflara dair içerik...
Tarih boyunca kadınlar çeşitli alanlarda ilgilenmişlerdir. Felsefe de bu alanlardan bir tanesidir. O dönemler kadınlara ikinci sınıf muamelesi yapıldığı için çalışmaları göz ardı edilmiş, yok sayılmıştır. Orta Çağ'da bilim ve düşünme üzerinde çalışma yapan kadınlar 'büyücülük' ve 'cadılık' ithamlarında bulunup, cezalandırılmıştır. Fakat bu suçlamalara rağmen kadınlar felsefe alanında birçok eserler bırakmışlardır. Sizler için kadın filozofları bir araya getirdik. Haydi, bir göz atalım.
1. Krotonlu Theano
Antik Çağ'ın biline ilk kadın filozofudur. M.Ö. 600-550 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir. Krotonlu Theano en ünlü Pisagorcu kadın olarak tarihteki yerini almıştır. İlk kadın düşünürlerin Pisagor'un çevresinden çıktığı inancı vardır. Bu çevredeki düşünürlerin, onun matematik bilgilerini ve felsefeye dair düşüncelerinin destekleyicisi ve yayıcısı olduğu kabul edilmektedir. Kendisi Pythagoras'ın (Pisagor) eşi, öğrencisi ve ilk takipçilerinden biridir. Matematik, geometri ve felsefe ile uğraşmış, reenkarnasyon öğretisini savunmuştur. Eşinin ölümünden ardından Pythagoras Okulu'nu yönetmiş ve kız öğrencilere ders vermiştir.
2. Miletli Aspasia
Sokrates'in kendisinden ders aldığı ve felsefe ve retorik bilgisinin çok derin olduğu söylenmektedir. Hem Platon'un hem de Aristophanes ve Xenophon'un eserlerinde kendisinden söz edilmektedir.
3. Hypatia
M.S. 370 yılından sonra yaşayan Hypatia, Yeni Platonculuğun revaçta olduğu bir dönemde İskenderiye'de yaşamıştır. Önemli bir filozof olmasının yanı sıra astronomi ve matematik ile de ilgilenen Hypatia, zor bir dönemde varlığını sürdürmüştür. Bu dönemde yeni yeni Hristiyanlaşmanın sonucunda Hristiyan olmayanlara karşı düşmanlık mevcuttur. Bu durumdan Hypatia da nasibini almıştır. Felsefenin bu dönemde bölücü, otorite bozucu bir sistem olduğu düşüncesi onun işini daha da zorlaştırmıştır. Üstün zekâsı ile fark yaratan düşünür, İskenderiye Üniversitesi'nde astronomi ve geometri dersleri de vermiştir. Hypatia'nın babası da kendisi kadar ünlü matematikçi olan Theon'dur. Hypatia'nın Platon düşüncelerini savunduğu belirtilmektedir ama maalesef günümüze ulaşan bir eseri bulunmamaktadır. Platoncu felsefeye göre, asıl gerçek görülebilen değil, onun ardında bulunandır. Hypatia'nın da bu fikri savunduğu varsayılmaktadır. Hypatia'nın hayatı hakkında dikkat çekici nokta ise ölümüne ilişkindir. Hypatia Pagan olmakla, devletin işlerine karışmakla suçlanmış ve taşlanarak öldürülmüştür. Yaşanan bu trajik olay özellikle Aydınlanma Dönemi'nde popülerleştirilerek bir Hypatia efsanesi haline gelmiştir. Kimileri gerçek, kimileri kurgusal nitelikler barındıran bu efsane günümüze kadar ulaşmıştır. İskenderiyeli Hypatia'nın hayatı "Agora" filminde sinemaya da aktarılmıştır.
4.Bingenli Hildegard
Mistisizm akımın önemli temsilcilerinden birisidir. Bingenli Hildegard, 1098'de doğmuştur, hayatının 30 yılını bir kadın hücresinde geçirmiştir. Sonrasında ise rahibelik yemini etmiştir. Onun hakkında en ilginç detay, erkek manastırlarından bağımsız kendi manastırını kurmasıdır. Bu durum onun güçlü kişiliği hakkında ufak da olsa bir bilgi vermektedir. Bingenli Hildegard bir azize olmasının yanı sıra 2012 yılında Papa Benedict XVI tarafından "Doctor of the Church" ilan edilmiştir. Hildegard'a göre birçok mistikte de olduğu gibi, Tanrı-insan ve kozmos bir bütündür. Bunu "Scvias" isimli kitabında yazmıştır. Bu eserinin dışında ahlâk üzerine düşüncelerini dile getirdiği "Liber Vintae Meritorum" ve yine insan-kozmos ilişkisini anlattığı "Liber Divinorum Operum" adlı eserleri mevcuttur.
5. Marguerite Porete
1255-1320 yıllarında Fransa'da yaşayan bu düşünür de mistik düşüncenin temsilcilerinden kabul edilmektedir. Marguerite Porete'nin hayatı aslında oldukça ilginçtir; din sapkını olarak suçlanarak, yakılarak öldürülmüştür. Bunun nedeni, "Yalın Ruhun Aynası" isimli kitabında savunduğu fikirleridir. Bu kitapta Marguerite, ruhun tamamen özgür olması gerektiğini savunmuştur, buna göre kilisenin kurallarından kopulmalı ve tanrı ile kurulan bağı kişinin kendi içinde kurmalıdır. Bu düşünce tarzı, Orta Çağ dönemi için oldukça cesur düşünceler olup, cezası ölüm olmuştur. Hayatıyla ilgili bilgiler çok sınırlıdır. 7 kitap yazmıştır ve bunlardan "The Flowing Light of Divinity" isimli eseri en bilinenidir.
6. Marie Le Jars de Gournay
1565-1645 yılları arasında yaşayan düşünür felsefenin yanı sıra fizik, geometri, tarihle de ilgilenmiştir. Hayatında dönüm noktalarından birisi filozof Michel de Montaigne ile tanışmasıdır. Bu tanışıklık, Marie Le Jars de Gournay'ın daha cesur bir şekilde düşüncelerini dile getirebilmesini sağlamıştır. Dilin önemi üzerine yaptığı araştırmalar dikkat çekicidir. Başyapıtı olan eseri, "Erkeklerin ve Kadınların Eşitliği Üzerine" kaleme alır ve bu eserinde erkek ve kadının ruhen eşit olduğunu savunur. Teori ve pratiği birleştirdiği yazılarında toplumsal sistem eleştirilerine de yer vermiştir.
7. Mary Astell
Bir din adamı olan amcasından aldığı matematik, felsefe dersleri ile kendini geliştirmiş, daha sonra Londra'ya yerleşmiştir. Burada bir arkadaşı ile tuttuğu ev dönemin entelektüel merkezi haline gelmiştir. Dönemin diğer kadın filozofları gibi Descartes'in felsefesini yorumlamanın yanı sıra Locke'un Ampirizm'inden de etkilenir. Bu felsefeye göre bilgi, deneyimler sayesinde kazanılmaktadır. Bu fikri savunan Mary de kadın ve erkeğin sahip olacağı ussal birikimin deneyimler ışığında kazanılacağını söyler. Özellikle kadına yönelik eğitimler düzenlenmelidir, alacağı eğitim, kadının kendisine olan öz güvenini yükseltecektir ama kadın yine de ona göre kamusal görevlerde daha geri planda kalmalıdır.
8. Johanna Charlotte Unzer
1725-1782 yılları arasında Almanya'da yaşayan düşünür dönemin çok yönlü düşünürlerinden birisidir. Soylu bir aileden gelen Unzer, ilk olarak şiir çalışmaları ile ön plana çıkmıştır. Sonrasında ise felsefeye yönelmiştir. Bu alanda ilk yayını, "Kadınlar İçin Felsefenin Ana Hatları" isimli çalışmasıdır. Bu eserinde felsefenin ana noktalarını basit örneklerle okurlarına sunmuş, karışık felsefe terimlerini de olabildiğince basitleştirmeye çalışmıştır. Unzer benzer şekilde kendini ifade edebilmek için diğer yazılarına da günlük hayattan örnekler eklemiştir. Ona göre, felsefi düşünce, deneyimlerle ve felsefenin herkes tarafından anlaşabildiği noktada başlıyordu. Düşünür kişi birikimlerini başkalarına da aktarmalıdır, yani felsefenin eğitimsel bir yönü olmalıdır.
9. Rahel Varnhagen
1771-1833 yılları arasında Almanya'da yaşamıştır. Saygın bir Yahudi aileye mensup olan Varnhagen, babasının onay vermemesine karşın Berlin'de kültürlü insanlarla samimiyeti sayesinde eğitimine başlamıştır. Özellikle yabancı dil, edebiyat ve felsefe konularında kendini geliştirmeye çalışmıştır. Napolyon'un Berlin'e girişinden sonra onun için şartlar değişmiştir. Yahudilere yönelik yapılan ayrımcılık onun zor günler geçirmesine neden olmuştur, ilginç bir şekilde bir dönem sonra Katolik Hristiyanlığa geçiş yapmış ve evlenmiştir. Varnhagen'e göre; her şey düşünceye bağlıdır, konular yerine esas olan düşüncedir. Özgür düşünce tüm toplumsal etkenlerden bağımsız olarak gelişmelidir. Felsefe cesur insanların işi olmalıdır, gerçeği arama noktasında korkmamak gereklidir. Varnhagen, felsefe üzerine düşüncelerini aforizmler, mektuplar ile dile getirmeyi tercih etmiştir, bu yazılarında insanın kavranamaz bir varlık olduğundan söz etmektedir. İnsan sorularla var olmaktadır ve hissiyata sahiptir. Hissiyat insanın içinde vardır ve yine açıklanamaz bir durumdur.
10. Clara Zetkin
Clara Zetkin Alman Marksist siyaset teorisyeni, düşünür, devrimci sosyalist ve kadın hakları savunucudur. Kadın hakları savunucusu ve aktivisttir. 1911 yılında "Kadınlar Günü "nü ilk kez düzenleyen kişidir.
11. Fatma Aliye Hanım
Fatma Aliye Hanım 1861-1936 yılları arasında yaşamıştır. Türk edebiyatının ilk romancısıdır ve ilk felsefecisi olarak kabul edilmektedir. Tarihçi Ahmed Cevdet Paşa'nın kızıdır. Evde özel hocalar vasıtasıyla iyi bir eğitim almıştır. Edebi yaşantısı 1889 yılında Georges Ohnet'in "Volonté" adlı romanını "Meram" adıyla çevirmesi ile başladı. Bu romanı "Bir Hanım" imzasıyla yayımlamıştır. 1892 yılında "Muhadarat" adlı ilk romanını kendi adıyla yayımladı. Fikirlerini dile getirdiği başka eserler de kaleme aldı. Günümüzde kullandığımız 50 TL'nin arka yüzünde onun portresi bulunmaktadır
12. Martha Nussbaum
Martha 1947 yılında doğmuştur ve yaşamına devam etmektedir. Yaşayan en önemli kadın filozoflardan olan Martha Craven Nussbaum, Chicago Üniversitesi'nde Hukuk ve Etik Bölümü'nde çalışıyor. Hukuk ve siyaset felsefesi, feminizm, etik ve hayvan hakları çalışma alanları arasındadır.
13. Judith Butler
1956 yılında doğmuş olan filozof yaşamına halen devam etmektedir. Günümüzün en önemli filozoflarından kabul edilen Judith Butler, feminizm, queer kuramı, siyaset felsefesi ve etik alanlarında çalışıyor ve Kaliforniya Berkeley Üniversitesi'nde ve European Graduate School'da akademik çalışmalarına devam ediyor.
14. İoanna Kuçuradi
Son olarak ülkemizin felsefe alanında çınarı olan hem de dünyada saygın bir akademisyen olarak tanınan İoanna Kuçuradi ile bu yazıyı noktalayalım. Prof. Dr. İoanna Kuçuradi Rum kökenli Türk felsefecidir. 4 Ekim 1936'da İstanbul'da doğdu. Kendisi Türkiye Felsefe Kurumu'nun Kurucu Başkanıdır. Aynı zamanda Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü'nün kurucusudur. Türkiye İnsan Hakları Vakfı Etik Komitesi Başkanlığı'nı yürütmüştür. Kuçuradi, literatürde yer edinmiş kendine özgü bir etik görüşü geliştirmiştir. Başta etik, insan felsefesi ve insan hakları alanında hem kurumsal çalışmalar yürütmüştür hem de telif ve çeviri birçok eser vermiştir. Başta Goethe Madalyası olmak üzere birçok uluslararası ödülü olan İonna Kuçuradi, 2003 yılında düzenlenen 21. Dünya Felsefe Kongresi'nin Türkiye'de yapılmasına öncülük etti. UNESCO, 21. Dünya Felsefe Kongresi'nin başarılı bir şekilde yapılmasına büyük katkısından ve bu alanda yaptığı bilimsel çalışmalardan dolayı, İoanna Kuçuradi'nin, 2003 Felsefe Ödülü'ne layık görüldüğünü bildirilmiştir.
Nurettin AY
Felsefe Öğretmeni
Adres:
YAFES MAH. 627 SK. NO17 CİZRE / ŞIRNAK
Telefon
(486) 616 1872